top of page

M. Sadık Aslankara / Cumhuriyet Kitap, Ağustos 2020

 

ÖYKÜDENLİK...

Ömer Arslan; Güneşi Kötü Evler'de Öyküsel Bağlam...

1990 sonrası öykü veriminde gözlediğimiz “bağlam” kurma kavrayışının pek çok yazarı içine çektiği, ilgi odağı olmayı sürdürdüğü anlaşılıyor. Öyküde “bağlam”, bir kitaptaki öyküleri, romanın kapsayıcı dil-mantık yapısına dayamaksızın kapsanıklık temelinde ama yine de bağlam yönünde birbiriyle ilişkilendirip tümünü de kavramsal bütünlük içine almak anlamında alınabilir. Bağlam, kişi, kişinin herhangi özelliği, olay, yer, zaman, nesne, renk, ses vb. çeşitli gereçlerle somut-soyut kurulabilir. Bu çerçevede öykü yazınımızda buna dönük pek çok örnek gösterilebilir kuşkusuz.

Ömer Arslan’ın Güneşi Kötü Evler’ini okurken bunları düşünmeden edemedim. Çünkü Ömer de bu tür bağlamlı öykülerle, bunun güzel örnekleriyle geliyor. Onu, bu ikinci öykü kitabıyla tanıdım. Öyküde boşluk bırakmayışıyla, dildeki özeniyle, sözcük seçiminde kendini geliştirmeye dönük çabasıyla dikkati çekiyor ilk ağızda. Yer yer eski hikâye geleneğiyle bağ kuruyormuş havası yaysa da bunları güneşe çıkarıp tazelediği, anlamca yoğunlaştırıp koyulttuğu da gözleniyor. Nahif anlatımın getirdiği farklı bir dirilik de denebilir bunun için.

Yazar, öykülerinde bağlamı, kişilerin farklı zaman eşiklerinde karşımıza yaş, cinsiyet, kültür, sınıf ayrılıklarına dayalı olarak gelişiyle, bu yolla ortaya çıkan değişkelerle kuruyor. Bunları, kapsayıcılıktan uzak, işlevsel görev yüklemediği ayrıntılarla, salt okunan öyküyle sınırlı kalmak üzere bir araya getiriyor. Ayrıca örtük tuttuğu alaysama, öykülere ayrı bir değer de yüklüyor.

Okuyun Ömer’in öykülerini, seveceksiniz.

ck.jpg
bottom of page